Antvet | ANTALYA’DA MASA TENİSİ 1960’LI YILLAR
16193
post-template-default,single,single-post,postid-16193,single-format-standard,bridge-core-1.0.4,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-theme-ver-18.0.7,qode-theme-bridge,disabled_footer_top,qode_header_in_grid,wpb-js-composer js-comp-ver-5.7,vc_responsive

ANTALYA’DA MASA TENİSİ 1960’LI YILLAR

ANTALYA’DA MASA TENİSİ 1960’LI YILLAR

Galip Büyükyıldırım
İnşaat Yük. Müh.

            ANTALYA’DA MASA TENİSİ, 1960’LI YILLAR

           GİRİŞ

          1960’ların özellikle ikinci yarısı, 70’lerin başı masa tenisinin sportif, sosyal; hatta siyasal anlamda çok popüler olduğu, geliştiği ,sevilmeye başlandığı bir dönemdi. Örneğin Vietnam Savaşı dolayısıyla düşman olan ABD ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ilk ilişkiler 1971 yılında masa tenisi maçları ile başlamıştı.
         Masa tenisi oynamaya Antalya’da 1964 yılında, 14 yaşında iken başladım. O yıllar Türkiye’de ve Antalya’da “ping-pong oyunu”nun bu günkü anlamda “masa tenisi sporu”na dönüşümünün de başlangıç yıllarıdır. Bizler sanırım Antalya’nın ilk lisanslı masa tenisçileriolduk. Böyle bir döneme yetişmiş olmakla onur duyarım.
        Bu sporu yapmayı lise, yüksek öğrenim yıllarımda, mesleki yaşamım boyunca ve emekliliğimde amatörce, iddiasızca sürdürdüm. Bulunduğum işyeri ve ortamlarında çalışma
arkadaşlarımla birlikte masa tenisi oynanması olanak ve koşullarını yaratmaya çalıştım.
Yaşamım boyunca okullarda, iş yerlerinde, otellerde, mahalle salonlarında, kahvelerde, hastanelerde, … her yerde masa tenis oynandığını, böyle bir ortamın oluşturulduğunu
görmenin ve Türkiye olarak bu sporda dünya sıralamasında çok daha yukarılara tırmanmamızın özlemi içerisinde oldum.
     Masa tenisi Türkiye’de çok geniş bir tabana yayılmış olmasa da Avrupa’da; özellikle
Çin Halk Cumhuriyeti başta olmak üzere Uzak Doğu ülkelerinde milyonlarca kişinin yaptığı bir kitle sporudur. Türkiye’de de kitle sporu olarak geliştirilmeye en uygun bir spor dalıdır.
Masa tenisi dostluk, sevgi ve karşılıklı saygıya dayalı bir spordur. Bu bakımdan çok sevdiğim ve 50 yılı aşkın süredir amatörce ilgili bulunduğum bu sporun özellikle Antalya’daki geçmişi hakkında kendi bildiklerimi, duyduklarımı, düşüncelerimi yazmayı bir
görev bildim. Umarım bu yarım yüzyıllık öyküler bu gün olmasa da bir süre sonra değer
kazanır.
ANTALYA’DA MASA TENİSİNİN BAŞLANGICI

        Bizim başladığımız dönem öncesinde, 1950’li yıllarda da Antalya’da masa tenisi oynandığı bilinmektedir; ancak 1950’ler öncesiyle ilintili bilgiye ben ulaşamadım. Öncelikle vurgulamak gerekir, 1966’ya değin Türkiye’de “masa tenisi” adını taşıyan bir spor dalı yoktur. Masa üzerinde oynanan “ping-pong” oyunu vardır; onun da federasyonu yoktur.
İstanbul’da 1920’lerden başlanarak ping-pong oynandığı, 1930 yılında İstanbul’da,  1935’te Bursa’da şampiyonalar yapıldığı bilinmektedir.

     Antalya’da ping pong, ilk olarak evlerdeki derme çatma masalarda oynanmaya başlanmıştır. Yalçın Neşşar1’ın anlattığına göre 950’li yıllarda Antalya Lisesi’nin yeni bina dediğimiz uzun betonarme binasının zemin katındaki yarı açık koridorda bir ping-pong
masası vardır. İlk ping-pong turnuvası 1957-58 yıllarında bu masa üzerinde, lise öğrencileri arasında yapılmış dereceler şöyle paylaşılmıştır.
1 Yalçın Neşşar, Ziraat Müh.-DSİ emekli.
1-Atilla Karakurt2
2-Yalçın Neşşar
3-Cengiz Çalış3
4-Metin Kurum4
Bu yıllarda Yenikapı’daki Belediye Salonu’nda da (eski Halkevi) bir masa vardır.
Şimdiki Belediye İşhanı’nın bulunduğu yerdeki (Eski Kasap Hali) fırınının üst katında
bulunan Toros Spor Klübü lokalindeki bir masada da ping-pong oynanmıştır.

     Ben ilk ping-pong masasını ve üzerinde oynanışını 1959-60’larda Konyaaltı plajında gördüm. 8-10 yaşlarında bir çocuktum. Obalardan birinin arkasında, çakılların üzerinde açık havada büyük bir masa vardı. Teyzemin oğlu Haşmet Abi5 (o zaman ODTÜ öğrencisi idi) omasanın sahibi olduğunu sandığım, kendi yaşlarında bir genç ile ne olduğunu hiç anlayamadığım bir oyun oynadı…
Daha sonra ortaokulda iken 1962, 63’lerde, Lise binasında, Yalçın Neşşar’ın sözünü
ettiği masayı biz de gördük. O zaman yeni binanın alt koridorunda, spor odasının önünde
parlak, açık mavi renkli bir ping-pong masası dururdu. Üzerinde oynandığını çok az anımsıyorum. Çünkü orası bütün öğrencilerin teneffüslerde dolaştığı ayakaltı bir yerdi. Masa belki de her zaman orada durmuyordu. Şimdikiler gibi katlanabilir bir masa olmadığı; tekparça olduğu için de taşınması çok zordu.
      Ortaokul ve lise yaşamım boyunca bu masanın üzerinde ping-pong oynandığını ancak birkaç kez gördüm, turnuva yapıldığını görmedim, duymadım.Bir kez Süleyman Erol‘un bir öğrenci ile oynadığını anımsıyorum. Eğlenceli bir maçtı. Süleyman Hoca masanın üzerine eğilerek ya da yandan ağa yanaşarak, ağın bir karış yakınından bir servis atıyor, top karşı tarafa çok kısa düştüğü için de sayıyı alıyordu. Süleyman Hoca’ya itiraz edilebilir mi! Belki de o zamanlar bu tür servisler faul değildi.

     1963 yılında Kadri Garan bir marangoz dostuna standart bir ping-pong masası yaptırmıştır. Kaleiçi’ndeki eski evin avlusundaki bu masada oğlu Harun’u  yetiştirmektedir.
1967 yılında TCK8 XIII. Bölge Müdürlüğü’nün şimdiki misafirhanesinin üst katında bir masa konulmuştu. O masa üzerinde de uzun yıllar oynandı. 1970’lerde DSİ’nin9 sosyal tesislerinde de bir masa varmış.
     DSİ XIII. Bölge Müdürlüğü binasındaki birkaç büyük proje masası da ping-pong masası ölçülerinde yapılmıştı. 1970’li yıllarda çalışanlar öğle tatillerinde projeleri kaldırarak
bu masalar üzerinde ping-pong oynarlarmış. DSİ XIII. Bölge Müdürlüğü sonraki 1980, 90’lar ve 2000’li yıllarda da        Antalya’da masa tenisinin en etkin olarak yapıldığı kamu kuruluşudur. Bölge yerleşkesi içerisindeki spor salonunda bulunan masalarda çok sayıda işçi ve memur öğle tatillerinde düzenli olarak masa
tenisi oynama olanağı bulmuşlardır. Her yıl 20, 30 çalışanın katıldığı DSİ masa tenisi şampiyonaları düzenlenmiş, DSİ takımı 1990’larda Antalya kurumlar arası lig şampiyonluklarını kazanmış, genç takımlar Antalya liglerinde başarılar göstermişlerdir.
2 Atilla Karakurt, DSİ emekli
3 Cengiz Çalış, emekli coğrafya öğretmeni
4 Metin Kurum, Ziraat Müh.
5 Halil Haşmet Esen, Elektronik Yük. Müh.-TRT emekli.
6 Süleyman Erol, Antalya Lisesi’nin çok uzun yıllar beden eğitimi öğretmeni, Beden Terb İl Md. Antalya’ya
birçok tesisler kazandıran, pek çok sporcu yetiştiren ünlü spor adamı.
7 Harun Garan, Kadri Garan’ın oğlu, Ziraat Müh.
8 TCK, Türkiye Cumhuriyeti Karayolları, şimdiki KGM
9 DSİ, Devlet Su İşleri
İsmail Ogan’ın İşlettiği Lokal
      Bu lokal pek çok genç ve çocuk için masa tenisine başlangıç noktası ve okul işlevi görmüştür. Yenikapı’daki Antalya Atatürk Stadı bilindiği üzere 2016 başlarında yıktırıldı. Bu emektar, tarihi stadın deniz tarafındaki kapalı tribünü 1930’lu yıllarda yaptırılmıştır. Birkaç bin kişi kapasiteli olan bu tribünün karşı tarafına 1963 yılında daha büyük; ama üzeri açık, 3-5 bin kişi kapasiteli bir açık tribün daha yaptırılmıştı. Özgün bir mimari yapısı olan bu tribünün stad dışına bakan alt katında da uzunca bir salon vardı.Antalya-Aksu-Macun Köylü ünlü güreşçimiz İsmail Ogan 1964 yılında Tokyo’da 78 kiloda Olimpiyat Şampiyonu olup Antalya’ya dönünce bu lokalin işletmesi kendisine verilmişti. İsmail Ogan çoğu zaman burada bulunur, biz gençlerle, çocuklarla konuşurdu. Tokyo’dan getirdiği bir kırkbeşlik plakta “Sayanora Tokyo”10 adlı olimpiyat anısı şarkı salonda gün boyu çalar dururdu.
        Lokal içerisine uzunlamasına, art arda üç masa yerleştirilmişti. Masalar paralel konulamazdı, çünkü tibünün eni dardı. Tribünlerin oturaklarını oluşturan basamaklar alttaki salonun tavanında aynen görünürdü. Bu basamaklar dolayısıyla salonun saha tarafı alçak; ancak bir adam boyunda; yola bakan dış tarafı ise 5, 6 metre yüksekliğinde idi.
Ortalama tavan yüksekliği, arka ve yan genişlikler olarak salon günümüzün standart ölçülerinde olmasa da o günün koşullarında ping-pong oynamaya olanak veriyordu. Bu salonda 1966 yılında Antalya okullar şampiyonaları yapılmıştı. Bu şampiyonalara Lise’den Cebren adlı bir genç ve Cengiz Turnagöl 11’ün de katılıp iyi dereceler aldıklarını
anımsıyorum. Tavan yani açık tribünler batıya baktığı için çıplak beton ısınır, salon cehennem gibi sıcak olurdu. Böyle de olsa ağustos günleri öğleden sonraları bile o masalar yine dolu olur, oynamak için sıra beklemek gerekirdi.
Masalar parlak, açık mavi renkli, ölçü olarak standart boyutlarda ve tek parça idi. Belli bir saat ücreti karşılığında oynanırdı.
     Raketi ve topu işletmeci verirdi. Herkesin kendine ait bir raketi olması söz konusu değildi. Set sonunda sahalar
değişilirken raketler de masa üzerine bırakılır böylece her sette raketler de değiştirilmiş olurdu. Ben başladığımda setler 21’de bitiyordu ama daha eskiden, teniste olduğu gibi 15, 30 diye sayılırmış.

     Bu lokal daha sonraları uzun yıllar boyunca eskrim salonu olarak kullanıldı.

      1967 YILI MASA TENİSİ ETKİNLİKLERİ

      1966 yılında Ali Abalı’nın başkanlığında Türkiye Masa Tenisi Federasyonu kurulmuş, ping-pong yerine “masa tenisi” deyimi dilimize yerleşmeye başlamıştı. 1966-67 yılları, masa tenisinin Türkiye geneli ile birlikte Antalya’da da çok hızlı gelişim gösterdiği yıllardı.
   

        1967 yılında Antalya’da dört önemli etkinlik gerçekleşti
O yıllarda lise son sınıf öğrencisiydim. Çok ders çalışmam, üniversite sınavlarına da hazırlanmam gerektiği halde bu masa tenisi etkinliklerine sporcu ve izleyici olarak katıldım. Hiç pişmanlık duymadım, hiçbir kaybım da olmadı. 10 Sayanora; Japonca’da hoşçakal demekmiş. Cengiz Turnagöl, Op. Dr. Gn. cerrah. O günlerin en iyi masa tenisçilerindendi. Türkiye Liseler Şampiyonası. Şubat 1967-İstanbul 1967 yılı başında ilk olarak Antalya liseler arası masa tenisi bireysel maçları yapıldı ve alınan dereceler göre Lise takımı seçildi. Bu yarışmalar İsmail Ogan’ın lokalinde değil; yeni açılmış bulunan Atatürk Spor Salonu fuayesine yerleştirilmiş masalar üzerinde yapılmıştı.
      Burası da uzun yıllar boyunca Antalya’da masa tenisinin ana mekanlarından biri olmuştur.
Şubat tatilinde İstanbul’da düzenlenen Türkiye liselerarası masa tenisi şampiyonasına Antalya Lisesi olarak katıldık. Kadromuz şöyle idi.
Yönetici: Kadri Garan
Oyuncular: Harun Garan, İlker Aysal12, Galip Büyükyıldırım, Osman
Hatipoğlu13
.
Bu şampiyonadaki anımsayabildiğim bazı dereceler şöyle idi.
Erkek takım 1. Kadıköy Ticaret Lisesi (KTL)
Tek erkekler 1. Ümit Paker (KTL)
Tek kızlar 1. Gülsüm Doğan, Perihan Gülleoğlu (Ankara Sağlık Koleji), Sumru
Denizok (?)
Biz çiftlerde İlker ile ilk sekize girmiştik.
Nişantaşı’nda, Işık Lisesi Salonu’nda günlerce süren bu şampiyona boyunca salona gelip giden, boş masa buldukça da oynayan o günün ünlü masa tenisçilerinin bir çoğunu görüp tanıma olanağını bulduk.

       Üniversite Oyunları Nisan 1967-Antalya

       Türkiye üniversite oyunlarının ilki ya da ikincisi 1967 Nisan’ında Antalya’da yapılmıştı. Türkiye’nin her yerinden gelen yüzlerce üniversiteli sporcunun Atatürk
Caddesi’ndeki geçit törenini anımsıyorum. Güneşli, yaz mevsimi gibi sıcak bir günde kalın paltolarıyla gelip yürüyüşe katılan Erzurumlu sporcuların sıkıntılı hallerini hiç unutmam.
Üniversite spor oyunları her yıl Anadolu’nun bir ilinde hemen her dalda yapılan, binlerce sporcuyu bir araya getiren olimpiyat gibi bir düzenlemeydi. Ben masa tenisçi olarak 1968-Trabzon, 1969 Balıkesir, 1970-Adana’da düzenlenen          Türkiye üniversite oyunlarına katıldım. Ondan sonrasını, o günkü anlamı ile ne zamana değin sürdüğünü anımsamıyorum…Antalya’daki Atatürk Spor Salonu herkesin göz bebeği, pırıl pırıl bir salondu.
Süleyman Hoca toz kondurmazdı. Spor ayakkabısı olmayan protokol kişileri bile eğer zorunluluk varsa salon parkeleri üzerine ancak ayakkabılarını çıkarıp çorapları ile basabilirlerdi. 1967 üniversite oyunlarında bu salonda o yılların en güçlü basketbol, voleybol
takımlarını ve sporcularını görüp izleme olanağı bulduk. Örneğin Türkiye şampiyonu İTÜ basketbol takımının asıl kadrosunun tamamına yakını İTÜ öğrencilerinden oluşuyordu. Cihat,
Ünal, … gibi o yılların yıldızlarını izlemek biz Antalyalı gençler için gerçek bir spor şöleni idi.
        Antalya’da bir tane spor salonu vardı, burada yer olmayınca üniversite oyunlarının masa tenisi yarışmaları Belediye Salonunda (şimdiki tiyatro salonu) yapıldı. 1930’larda yapılmış salonun taban tahtalarının arasındaki açıklıkları ve maçlar sırasındaki yaylanmaları, gıcırtıları anımsıyorum.
Bu turnuvadaki anımsayabildiğim takımlar ve oyuncular şöyle.

İTÜ: Cahit Karahan14 (sanırım bireysel 1. oldu), Sait Türköz15
ODTÜ: Syed Şahalam16, Erdinç Sivritepe17, Emin Başaran.
12 İlker Aysal, Basın Yayı Genel Müdürlüğü emekli
13 Osman Hatipoğlu, Matematik öğretmeni, emekli
14 Cahit Karahan, İnş. Yük. Müh.
15 Sait Türköz, Prof. Dr. İTÜ Elektrik Fak.
16 Syed Şahalam, Pakistanlı
     Türkiye Masa Tenisi Şampiyonası
     Masa Tenisi Federasyonu kurulduktan sonraki ilk Türkiye Şampiyonası, Kurban Bayramı’na rastlayan 22-24 Mart 1967 tarihleri arasında Antalya’da yapılmıştır.
Antalya takımı bu yarışmalara Harun Garan, Atilla Karakurt ve Cengiz Çalış’dan oluşan takımla katılmış ve başarılı sonuçlar almıştır. Özellikle İstanbul takımı ile yapılan maç belleklerden silinmez. Ünlü oyuncuların yer aldığı İstanbul takımı, Antalya takımına karşı maçı, ancak 5-4 gibi bir skorla kıl payı kazanabilmiştir.
Bu şampiyonadan anımsayabildiğim sonuçlar ve gelişmeler şöyledir.
Erkek takımlar birincisi; İzmir. Bu takımda genç oyuncu Osman Vardar çıkardığı çok başarılı maçlarla göz doldurmuş  sanırım ertesi yıl da bireysel Türkiye şampiyonu olmuştu.
Kadın takımlar birincisi; İstanbul.
Tek erkekler birincisi: Atağ Selçuk
Tek erkek maçları çok zevkli ve çekişmeli geçmişti.
İstanbul’dan anımsadıklarım: Koço Yuvanidis, Toma Hacımenaoğlu, Nazım Arpacı, Şaban Selahattin18, Ümit Paker, Muharrem ?(İTÜ)… Erden Günay gelmemişti.
Koço topa vurup sayı aldıkça “ço, ço” diye sesler çıkarıyordu, sayı alamazsa çıt yok…
Şaban topu yükseklere dikerek (loop) defans yapıp çok gösterişli bir oyun sergiliyor,
karşısında kimse dayanamıyordu, yarı finale kadar geldi.
     Ankara’dan Atağ Selçuk ve Danyal Çiper ile birlikte sanırım İzmir’den Osman Vardar da ilk dörde kalmışlardı.
Sonuçta Atağ Selçuk birinciliği kazandı ama finalde Şaban ile mi yoksa Danyal Çiper ile mi oynadığını; yani ikinciyi kesin anımsayamıyorum. Atağ Selçuk bu turnuvada spin atan tek oyuncu idi ve bu kendisine büyük avantaj sağlamıştı. Spin karşılamasını bilen yoktu. Hemen tüm sporcular spin atan birine karşı ilk kez
oynuyorlardı. Atağ Selçuk’un spinleri masada fırlayıp gidiyor, herkes şaşırıp kalıyor, ne yapacağını bilemiyordu. Atağ Selçuk Antalya’da bu avantajını kullanıp Türkiye şampiyonu oldu ama sonraki yıllarda adı çok duyulmadı. Çünki herkes spin atmasını da karşılamasını da öğrendi.
Spin karşılamayı en çabuk ve iyi öğrenenlerden biri de Antalyalı Cengiz Çalış’tır. Antalya’daki Türkiye şampiyonasından bir süre sonra Atağ Selçuk’la karşılaşırlar. Cengiz Abi spinleri karşıladıkça Atağ Selçuk şaşırır, oyunu bozulur ve yenilir. Türkiye şampiyonunu yenmek de Cengiz Çalış için unutulmaz bir başarıdır.

      Balkan Şampiyonası  

     Balkan Masa tenisi şampiyonası da 1967 yılı ekim ayı başlarında Antalya Atatürk Spor Salonu’nda düzenlenmiştir. Milli sporcularımız bu şampiyonada bireysel dallarda hiçbir varlık gösterememiş takım maçlarında da sonuncu olmuşlardır.

     Antalya’da Masa Tenisi ve Kadri Garan
 

     1960’larda Antalya’da masa tenisindeki hızlı gelişmeyi başlatıp sürükleyen kişi o günlerin Masa tenisi ajanı Kadri Garan’dır. O günlerde spor dallarının il temsilcilerine “ajan”denirdi. “Futbol ajanı, voleybol ajanı, yüzme ajanı, … “ gibi. Bu deyim sanırım 1990’lara değin kullanılmıştır.
Erdinç Sivritepe, mimar Şaban Selahattin, Makina Yük. Müh-İTÜ, İskenderun Demir Çelik
Kadri Garan 1920 yılında doğmuş, ailesi 1924’te Antalya’ya yerleşmiştir. Öğrenim çağında birçok spor dalında yetişmiş, atletizmde iyi dereceler almıştır. 1936 yılında lise öğrencisi iken Bursa’da düzenlenen ping-pong şampiyonasına katılmıştır.
     Antalya’da 1962 yılından sonra Toprak İskan Müdürlüğü’ndeki görevinin yanı sıra masa tenisi temsilcilik görevini sürdürmüş, düzenlediği etkinliklerle başta oğlu Harun olmak üzere pek çok gencin masa tenisi sporuna yönelmesini ve bu sporda gelişmesini sağlamıştır.
Kadri Garan yöneticilik görevinin yanı sıra ulusal ve Balkan şampiyonalarında görev yapmış uluslar arası masa tenisi hakemidir.
     Yeni kurulmuş Masa Tenisi Federasyonu’nun en önemli etkinliklerinin Antalya’da gerçekleştirilmesi Kadri Garan’ın katkı ve çabaları ile olmuştur. Daha sonraki yıllarda ve her dönemde Antalya, masa tenisinde Türkiye’nin önde gelen
illeri arasında yer almıştır. Eğer bu konuda bir simge isim aranacaksa Kadri Garan “Antalya’da masa tenisinin kurucusu” olarak nitelendirilebilecek kişidir ve günümüz masa tenisi yönetici ve sporcularının ilgi ve saygısını hak etmektedir. Kadri Abi bu gün 98 yaşında Antalya’da yaşamını sürdürmekte ve bu spor hakkında araştırma yapacaklara her türlü tarihsel bilgiyi verebilecek durumda bulunmaktadır. Baba dostu Kadri Garan’a sağlıklı, mutlu, daha uzun ömürler dilerim.
 

     Daha sonraki yıllarda emeği geçenler
     1967 yılında üniversite öğrenciliğim başladı Antalya’dan ayrıldım, 1986’da döndüm. Bu bakımdan bu tarihten sonrası; 1970, 80’ler hakkında doğrudan bilgilerim çok azdır. Yine de bildiğim, duyduğum kadarıyla il temsilcisi, yönetici ve çalıştırıcı olarak aşağıdaki isimlerin Antalya’da masa tenisinin gelişmesine çok katkıları olmuştur.

     İl Temsilcileri: Melih Uyar, İbrahim Solak, Yaşar Aktay, Kürşat Çavuşoğlu
Beden eğitimi öğretmeni Yaşar Aktay Antalya masa tenisi il temsilcisi iken. 2007
yılında Kayseri’de bir yarışma sürecinde talihsiz bir trafik kazası sonucunda iki minik öğrencisi ile birlikte yaşamını yitirmiştir. Bu kazada birçok öğrenci ile birlikte Antalya Bölge antrenörü Yahya Gürcüm de ağır yaralanmış, uzun yıllar süren tedaviden sonra sağlığına kavuşabilmiştir. Bu olay Antalya Masa tenisinin en acı anısı olarak belleklere kazınmıştır.
     2018 yılı başlarında yitirdiğimiz Melih Uyar da sporcu, uluslararası hakem ve yönetici olarak Antalya’da masa tenisi sporuna çok uzun yıllar katkıda bulunmuştur.
Antrenörler: Yahya Gürcüm, Adil bilir, Kader Dönmez. Müge Sayar Kızıl Özellikle Yahya Gürcüm, Antalya’da görev yaptığı 40 yıla yaklaşan süre içerisinde Türkiye çapında başarılar kazanan çok sayıda masa tenisçi yetiştirmiş, birkaç kuşak sporcu onun eğitiminden geçmiştir.
Yahya Gürcüm’ün öğrencilerinden Kader Dönmez 1990’lardan bu yana sporcu olarak Antalya’yı temsil etmekte ve birkaç yıldır da bölge antrenörü olarak genç sporcuları yetiştirmektedir. Meltem Mahallesi’nde 2016’da açılan büyük spor salonu altındaki masa tenisi salonu Antalya’da bu sporun gelişmesi için çok büyük olanaklar yaratmıştır.

PİNG-PONG’DAN MASA TENİSİNE

     Masa ve raketler gibi ana gereçlerdeki gelişme ve değişimler masa tenisi sporunun niteliği üzerinde de çok hızlı ve büyük değişimler yaratmıştır.
Masalar: Belki geometrik olarak öngörülen ölçüleri tutuyordu ama fiziksel özellikleri düzgün ve standart değildi.
Masalar tek parça yapılmış, ağır ve hantal idi. Taşınmaları, saklanmaları çok zordu.
En önemlisi masa yüzeyleri üniform, düzgün bir malzeme ile yapılamazdı. Bu nedenle top masa yüzeyine çarpınca yön değiştirir, iyi zıplamaz ya da değişik noktalarda farklı zıplayarak oyuncuyu şaşırtırdı. Üzerleri açık renkli, parlak boyalar ışıkta, güneşte parlar göz alırdı.
1960’ların sonunda bazı firmalar Danyal Çiper’in projeleri ile düzgün masalar yapmaya başladılar. Bunlar okullarda, masa tenisi salonlarında yer aldılar. Daha sonra da yurt dışından masalar getirtilmeye başlandı. Bunlar çok az sayıda ve önemli müsabakalar içindi.
     Masa Tenisi Federasyonu kamyonlarla masaları kentten kente taşırdı (bazılarına da gittiği yerlerde el koyarlardı). İlk gelen masaların markası Barna idi. Ünlü Macar masa tenisçi Barna’nın adını taşıyan bu masalardan üç tanesi de 1967 yılında Antalya Atatürk Spor Salonu fuayesindeki yerini almıştı.

Raketler: Biz başladığımızda yalnızca tahta raketler vardı. Bunlar çoğunlukla herkesin kendi yaptığı, marangoza kestirdiği raketlerdi. Yüzeyleri ya öylece çıplak olur ya da bir vinileks, muşamba ile kaplanmış olurdu. Piyasada satılan toplu üretilmiş raketler de böyle idi. En iyileri üzerleri mantar kaplanmış raketlerdi. Topa vurdukça tak tak sesler çıkarırlardı.
       Bu bakımdan bu oyuna “ping-pong” değil “tak-tak” deseler belki daha doğru olurdu! Bu raketlerle topa falso (dönme) verilmesi söz konusu değildi ya da bilmezdik! Top spinin adı bile duyulmamıştı. Topa sert vuran, sağa sola, uzun kısa bırakabilen sayıyı kazanırdı.
Böyle olunca sayı almak çok zorlaşır top şimdikinden çok daha uzun süre gidip gelirdi. Bunu önlemek için bir kral konulmuştu. Top eğer oyunda belli bir sayıdan fazla gider gelirse servis atan aleyhine sayı yazılırdı. Günümüzün korkunç falsolu ve hızlı masa tenisi karşısında bu kurallar çok anlamsız kalıyor. 1966’da üzeri pürüzlü, dişli lastik raketleri görmeye başladık. Böylece masa tenisinde“kesme devri” başladı.
Bu dişli, pürüzlü raketler henüz Antalya’da bulunmuyordu; belki de Avrupa’dan getiriyorlardı. Biz raketin üzerine 3-5 mm kalınlığında sünger yapıştırıp oynamaya başladık. Bir süre sonra bu yasaklandı.
1970’lere varmadan şimdiki düz lastik raketler çıkmıştı. Bunlar başlangıçta, en basit anlamda eski pürüzlü lastiklerin, pürüzlü yüzünün ters çevrilip raket yüzüne yapıştırılmasıyla
oluşturulmuşlardı. Topa değen dış yüz ise düz ve pürüzsüz idi. Böylece raket yüzeyleri çok esnekleşmiş, tak tak sesleri ortadan kalkmış ve en önemlisi top ile temasta sürtünme yetenekleri çok artmıştı. Böylece topa çok daha etkili falso verilebiliyordu. Bu lastikler ile  kesmenin ötesinde top spin ve falsolu servis atma olanakları da çok artmıştı. Spin bu tür lastiklerle ortaya çıkmış belki de iyi spin atılabilmesi için bu lastikler geliştirilmiştir.
Spin bilindiği üzere kesmenin tersi olarak topa ileri ya da yana doğru verilen falsodur.
Spinli top masaya değince ileri doğru fırlar ya da geliş doğrultusunu değiştirir. Yasaka marka raketler bu tür modern raketlerin Türkiye’de ilk ortaya çıkıp yaygınlaşan örnekleridir. Butterfly marka raketler daha sonraları gelişmiş ve ünlenmiştir.
Emeği Geçenler
     Türkiye’de ping-pong’un masa tenisine dönüşüm sürecinde, Masa Tenisi Federasyonu’nun ilk, kurucu başkanı Ali Abalı ile sonraki yılların federasyon başkanlarından Danyal Çiper’in büyük çaba ve katkılarını unutmamak gerekir.
Ali Abalı, uzun yıllar Masa Tenisi Federasyonu başkanlığını sürdürmüş, Antalya’ya da çok sık gelip gitmiştir. Düzenlenen her turnuva sonrasında başta masalar olmak üzere bir çok masa tenisi gereçlerinin Antalya’da kalmasını sağlamış; böylece de bu kent sporuna katkıları olmuştur. Ali Abalı, Cumhuriyet Gazetesi’nin spor yazarı idi. Yakın zamanlara değin bu görevini sürdürmüş, bu alanda da Türk sporuna hizmet etmiştir.
Danyal Çiper, 1960’lı yılların sporcusu, aynı zamanda mesleğinde ünlü, çok başarılı bir yüksek mühendis mimardır. Masa tenisinin yanı sıra kürek sporu ile de uğraşmıştır. Yarışmacı olduğu yıllarda da masa tenisi etkinliklerinde düzenleyici, yönetici, eğitici olarak katkılar yapmıştır. Onun elinden çıkmış o güzelim standart masa projeleri ve yarışma fikstürlerini anı olarak yıllarca saklamış, o projelere göre masalar yaptırmışımdır.

SON SÖZ
      Burada Antalya’nın masa tenisinin tarihini yazmak gibi bir iddiam yoktur. Yalnızca yaşadıklarımı, gördüklerimi yazarak bu anıların unutulmaktan kurtulmasını, ileride daha geniş araştırma yapacak olanlara ipuçları bırakmayı amaçladım. Unuttuklarım, yanlışlarım, eksiklerim için şimdiden özür dilerim. Bunlar anımsatılırsa düzeltilmesi için elimden geleni yaparım.
     Antalya’da masa tenisi konusunda benden daha çok bilgileri olan pek çok arkadaşımız var. Onların da katkılarıyla zaman içerisinde daha kapsamlı çalışmalar ortaya çıkması
dileğiyle…30.06.2018

BELGE VE FOTOĞRAFLAR

[crop output image]

 

[crop output image]

 

2 Comments
  • Nurcan Ay
    Posted at 21:41h, 15 Kasım Yanıtla

    Galip bey bu tarihi değer taşıyan yazınızı ilgi ve merakla bir çırpıda okudum. Ülkemizde ve ilimizde masa tenisinin doğuşunu ve gelişimini, emek verenleri mükemmel bir anlatımla belirtmişsiniz. Tüm masatenisi sevenlere okuyup bilgilenmeleri için şiddetle tavsiye ediyorum. Kaleminize ve emeğinize sağlık. Uzun yıllar masa tenisi oynayıp yeni anılarınızı ve düşüncelerinizi hem sözlü hem yazılı paylaşmanız dileğiyle sevgi ve saygılarımı sunarım. 🙏🏻👏🏓❤️💐

  • Galip Büyükyıldırım
    Posted at 18:13h, 27 Kasım Yanıtla

    Çok teşekkür ederim, değerbilir Nurcan Hanım kardeşim. Yazıyı ben de şimdi okuyunca gördüm ki; sayfa yapısında, paragraf ve satırlarda kaymalar, bozulmalar olmuş. Düzletilebilir mi acaba? Gerekirse asıl metni yeniden göndereyim. Dernek yönetimini başarılı çabalarından dolayı kutlar, tüm masa tenisçilere sevgi ve iyi dileklerimi iletirim. Galip Büyükyıldırım

Post A Comment